Toplumsalın tarihi kabul edilen polisiye roman, modern toplumun ürünü olarak birçok ideolojik kodu bünyesinde taşımaktadır. Diğer roman türlerinden daha fazla tipikleştirilmiş ögeler içeren polisiye; ikili/ uzlaşmaz karşıtlıklar diyalektiğine dayanan bir türdür. Rasyonel aklı yücelten tür; iyi-kötü, doğru-yanlış, suçlu-dedektif, kadın-erkek gibi karşıtlıklar temelli inşa edilen toplumsal düzenin kuruluşu ve devamının sağlanmasında araç niteliğindedir. Sınırlı sayıda ve basmakalıp davranış biçimlerine sahip karakterlerden oluşan polisiye anlatılarda kimliklere ait klasik türsel temsiller fazlasıyla belirgindir. Ataerkil sistemde kültürün sahibi ve düzenin koruyucusu kabul edilen erkeğin polisiye romanlardaki zeki, başarılı, güçlü, suçluları cezalandırıp, iyileri kurtaran sunumuna karşılık kadın güçsüz, pasif, ikincil ve çoğu zaman değişimden yoksundur. Polisiye romanda cinsiyet türün özüdür ve tür, erkek hegemonyası altındadır. Polisiye metinler egemen ideoloji bağlamında kadın-erkek temsillerine dair benimsenmiş anlayışları destekleyerek yeniden üretir. Geleneksel polisiye romanın merkezde tek bir kahramanı konumlandırması, klasik dedektif, suçlu, kurban üçgeninde karakterleri biyolojik cinsiyetlerinden bağımsız olarak toplumsal cinsiyet ekseninde şekillendirmesi, tek bakış açısı ve doğal bir sonuç ile sonlanan çizgisel sıralı anlatım özellikleri feminist eleştiriye göre eril araçlardır. Tüm rol ve temalar değişmez bir düzen içinde yineleyici mekanizmalara indirgenerek basmakalıp fonlar şeklinde okura sunulmaktadır. Çalışmada Piraye Şengel tarafından kaleme alınan Ayçöreği Dedektiflik Bürosu serisi feminist eleştiri kapsamında biçim ve içerik bakımından incelenecek ve söz konusu metinlerin geleneksel polisiye roman kalıplarına uygunluğu ortaya konulacaktır.