Rus edebiyatı, 26 Aralık 1991 tarihinden itibaren yeni bir evreye girer. Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından kadınlar, sosyal ve iktisadi olarak birtakım haklar elde ederler. Yeni kurulan Rusya Federasyonu’nda çağdaş Rus edebiyatının şekillenmesinde etkili olan çok sayıda sanatsal eser resmi olarak yayımlanır. Bu durumun ortaya çıkmasında dönemin önde gelen kadın yazarların aralarında güçlü bir dayanışma yaratmaları ve edebi eserlerin yayımlanma sürecinde yayınevlerinin üstlendikleri işlevsel rol etkili olur. Gerek sosyo-kültürel gerek edebi açıdan kadın yazarların yazına sağladıkları katkının yavaş yavaş yeni boyutlar kazanarak eleştirmenlerin ayrı bir inceleme alanı haline geldiği anlaşılmaktadır. Bu duruma bağlı olarak kadın yazarların kaleme aldıkları eserlerin “damskaya literatura” (kadın edebiyatı), “jenskaya literatura” (kadın edebiyatı), “drugaya proza” (farklı bir düzyazı sanatı) gibi farklı söz dizimleriyle tanımlandığı görülmektedir. Çalışmanın amacı, çağdaş Rus edebiyatının oluşum ve gelişim sürecinde kadın yazarların oynadığı rolün önemini vurgulamaktır. Bu çerçevede Sovyet döneminde ve sonrasında yaşanan sosyo-kültürel durumların çağdaş Rus edebiyatına etkilerine değinilecek, aynı zamanda sosyolojik eleştiri kuramı bağlamında kadın yazarların etkin olmalarını sağlayan faktörler ortaya konulacaktır. Elde edilen veriler ışığında kadın yazarların çağdaş Rus edebiyatına sağladıkları katkılar örneklerle sunulmaya çalışılmıştır.