Bu çalışmamda, sosyal ve kültürel antropologları geçmişten beri meşgul eden anaerkillik kuramı sorunuyla “Kitâb-ı Dedem Korkut” anlatılarının anaerkil düzen temelinde okunup okunamayacağı sorununa odaklandım. Yaklaşımlarımın temelinde, Heide Goettner-Abendroth’un anaerkillikle ilgili görüşleri yer almıştır. Çalışmamda, “Kitâb-ı Dedem Korkut”un mukaddimesinde betimlenen dört kadın tipini, Dirse Han’ın hanımı isimsiz han kızını, Banu Çiçek’i ve Selcen Hatun’u Heide Goettner-Abendroth’un görüşlerinden de yola çıkarak anaerkil düzen temelinde yorumlamaya çalıştım. “Kitâb-ı Dedem Korkut”un anaerkil toplum yapısından ataerkil toplum yapısına geçisin göstergesi olan önemli anlatımlara verdiğini gözler önüne serdiğim çalışmamla boylardaki kadınları sadece iyi birer sevgili, eş ve anne; sadık, namuslu ve gerektiğinde sevdikleri için her şeyi göze alabilen savaşçı kadınlar olarak ele almanın kitaptaki olayların merkezindeki Oğuz toplumunun yaşadığı sosyal, ekonomik, kültürel, siyasal ve inançsal değişim ve dönüşümleri görmezden gelmek anlamına geldiği; bu değişim ve dönüşümün neden olduğu zihniyet değişiminin izlerini, kitabın mukaddimesindeki dört kadın tipiyle ilgili anlatılardan başlayarak görmenin mümkün olduğu; göçebe savaşçının yerleşik hayata geçişiyle İslam’ın iyiden iyiye kök salmaya başlamasının kadının daha çok ev ve ev işi odaklı bir şekilde algılanmasına yol açtığı; geçmişin gerektiğinde erkeğin konumunu ve rolünü üslenebilen kadınının, bütün İslam referanslı uyarlama çabalarına rağmen geçmişte kaldığı gibi sonuçlara ulaştım. Ulaştığım bir diğer sonuç da “Kitâb-ı Dedem Korkut”ta, ataerkil toplum yapısına direnebilen tek kadın kahramanın, Dirse Han’ın eşi isimsiz han kızının olduğu görüşüdür.