Türkiye’de genel olarak sosyal bilimler -daha özelde de sosyoloji-, derinlemesine toplumsal analizin ve geniş bir ufkun gerektirdiği öz-düşünümsellik ve sosyolojik muhayyileyi besleyebilecek bir gelenekten ve ekolleşmeden yoksundur. Bir bilim geleneğinin olmayışından kaynaklanan bilimsel süreklilik ve birikimlilik yoksunluğu, akademik-entelektüel çabalarımıza uzun solukluluk kazandırmakta, perspektiflerimiz üzerinde ipotek koyarak kendini cisimleştirmektedir. Halbuki, toplumsal dünyanın soruş- turulmasında derinlemesine ve bütünsel bir perspektife ihtiyaç vardır. Bizim açımızdan da, gelinen noktada, kapsayıcı bilim geleneklerine, kümülatif bilgi birikiminin oluşumunu besleyebilecek ekolleşmelere duyulan gereksinim ortadadır. Bu anlamda tarihsel süreci ve toplumsal dünyayı anlama ve yorumlama çerçevesinde Freud’u ve psikanalizi toplumsal soruşturma bağlamına dahil etmek son derece önem taşımaktadır. Çalışmada Freud’a ve kurucusu olduğu psikanalize ilişkin farklı okuma, anlama ve yorumlama bağlamları üzerinde durulmuş; bu alandaki yaklaşım ve tartışmalar karşılaştırmalı bir biçimde ele alınarak bazı yorum çerçevelerinden de beslenen yeni bir yorum çerçevesi geliştirebilmesinin imkanlarına dikkat çekilmeye çalışılmıştır. Farklı okuma ve yorumlama bağlamları modernite tartışmaları üzerinden yürütülmeye çalışılmıştı