Meyerson, asıl olarak Viyana Çevresi’ne karşı olmakla bilinen Fransız bilim felsefesi geleneği içerisinde yer alır. Kuramın deneyden önce geldiğini vurgulayan Meyerson’a göre deney, peşin yargıların, kabullerin yardımı olmaksızın fazla uzağa gidemez. Amacı şeylerdeki ussallığı keşfetmek –ussallık da farklılıkları özdeşliğe indirgemek olarak anlaşılmalıdır- olan bilim, biri betimleyici (yasaya dayalı), diğeri açıklayıcı (nedensel) olmak üzere iki farklı etkinlik olarak gerçekleştirilir. Betimleyici bilim olguların betimlenmesini, olgular hakkında öndeyide bulunmayı olanaklı kılan yasalara karşılık gelir. Meyerson’a göre bilim yalnızca bundan oluşmaz. Bilim bir de doğa olaylarının nasıl meydana geldiğini anlama, açıklama çabasıdır. Bir olayı açıklamaksa, o olayın zorunlu olarak öyle olduğunu göstermektir. Bu da bilimin bulduğu değişmez ardışıklığın nasıl olup da rastlantısal olgulardan zorunlu bağıntılara dönüştürmek demektir. Bu dönüştürme de özdeşleştirmeyle, yani öncül ile sonuç arasında özdeşlik kurularak gerçekleştirilir. Ama doğaya dayatılan bu özdeşlik isteği birtakım güçlüklerle karşılaşır. Meyerson özdeşliğe direnen bu durumları da bilimdeki usdışı durumlar olarak adlandırır.