Aydınlanmacı aklın insanmerkezci bagajlarıyla yeniden üretilmiş insan ideasının sebebiyet verdiği epistemolojik karmaşayı telafi etmenin yollarından biri, insanı ekozofik bir varlık olarak yeniden tanımlamak ve bu karmaşayı insan sonrası bir mesele olarak yeniden kuramsallaştırmak olabilir. Posthümanist kuram tam da bu bağlamda, mahut meselenin epistemolojik çıkmazlarını yeni ve alternatif bir dilsel evrenin kat edilmesi yöntemiyle aşmaya çalışmaktadır. Bu çalışmada, posthümanist kuramın söz konusu yöntemine dayanarak, Ural Batır destanının baş kahramanı Ural’ın türcü ve insanmerkezci söylemi dışlayan reflekslerini ve çevreci eğilimlerini Braidotti’nin posthümanist tartışmalara eklemlediği hayvan-oluş (becoming-animal) ve yeryüzü-oluş (becoming-world) kavramları ile birlikte okuyacağız. Bu okumada, anakronik hataya düşmeksizin, ekozofik bir kahraman olarak ele alacağımız Ural’ın biyolojik biçimcilikten uzak, bios’la birlikte zoe ve jeo varlıkları da çağıran ve böylelikle türler arası bir yeryüzü-oluş ağı kurabilen kapasitesini posthümanist kuram üzerinden tartışmaya açacağız. Bu tartışma yoluyla, Ural’ın içinde yaşadığı söylemsel evrenin sınırlarını yeniden üreten eylemlerini ve gezegen ile kurduğu ekozofik ilişkiyi, insanmerkezcilik eleştirisi ve posthümanist yakınsamalar doğrultusunda kuramsallaştırmanın yollarını aradık.