Bu makale, Fransız antropolog ve yazar Nastassja Martin’in Rusya’nın Kamçatka Yarımadası’ndaki Even halkı arasında yaptığı etnografik araştırma sırasında bir ayı saldırısından sağ kurtulmasını konu alan Vahşi Hayvanlara İnanmak anlatısını tartışmaktadır. Eserde Martin’in ayıyla karşılaşmasını vahşi doğa ile medeniyet arasındaki sınırların silindiği anı temsil eden bir buluşma olarak değerlendirmesi, eseri doğa ve kültür, insan ve hayvan, rüya ve gerçeklik gibi karşıtlıklar içeren temalarla bir eko-anlatı olarak yeniden düşünmeye sevk etmektedir. Martin’in ayıyla karşılaşmasına yönelen bu analiz, psikanalitik, felsefi ve ekolojik perspektifleri birleştiren disiplinlerarası bir yaklaşımdır. Burada psikanalitik yaklaşımla Martin’in ayıyla karşılaşmasının doğayla bütünleşme arzusunu nasıl sembolize ettiğini, Lacan’ın ‘objet petit a’ kavramından hareketle açıklamaktayım. Felsefi olarak Martin’in saldırı sonrası dönüşümünü incelemek için ise Platon’un Timaeus’taki ‘khōra’ fikrini kullanarak geleneksel doğa-kültür çelişkisinin ötesinde bir durum önermekteyim. Ekolojik yaklaşımla insan-hayvan ikiliğine meydan okuyan Martin’in kimliği ve deneyimi üzerinden insanlar, hayvanlar ve doğal dünya arasındaki sınırların bulanıklaşmasını sorgulamaktayım. Martin’in fiziksel ve zihinsel olarak dönüşerek doğa-kültür, insan-hayvan ayrımlarının ötesine geçtiğini, Medka olarak sınırları aştığını vurgulamaktayım.