20. yüzyıl kurgusunda “distopya” geleneği, ilerleyen teknoloji, makineleşme, dünya savaşları ve ekonomik krizler sonucu post modern dönemde okuyucu ile buluşmuştur. İstenmeyen bir dünyada kurgulanmış olan distopik romanların amacı okuyucuları olası tehlikelere karşı uyarmak ve mevcut sistemdeki bozuklukları eleştirmektir. Siyasi yozlaşmalar, baskıcı rejimlerin birey üzerindeki etkileri, teknolojik
gelişimin totaliter rejimdeki yansımaları ve kollektif bilincin önemi gibi konuları
içeren distopik eserlerde amaç okuyucuyu korkutucu senaryolarla sarsarak mevcut
düzeni sorgulamalarını sağlamaktır. Ancak çizilen karanlık tablonun ardında, çoğu
distopik eserde, despot iktidara karşı çıkabilen devrimci bireyler de vardır ve onlar
okuyucular için umuttur. Bu çalışmada, distopik geleneğin evrenselliğini kanıtlamak amacıyla farklı kültürlere ait distopik romanların toplumsal eleştirinin içeriği
ve teması açısından karşılaştırmalı bir analizi yapılmıştır. Bu kapsamda, Batı edebiyatının en önemli distopyası olan George Orwell’in Bin Dokuz Yüz Seksen Dört ve Türk edebiyatındaki distopya örneği Yaşar Kemal’in Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca eserleri incelenmiştir. Karşılaştırmalı analiz sonucunda,
farklı kültürleri yansıtsalar da Orwell ve Kemal’in alegori tarzındaki eserlerinin
mevcut düzeni eleştirerek ideal toplumu göstermek adına ortak motifler içerdikleri sonucuna varılmıştır. Orwell ve Kemal yarattıkları distopyalarda halkı ezen,
propaganda ve kitle iletişim araçları ile gözetleyen; bu şekilde bireylerin dillerini,
tarihlerini, değerlerini ve benliklerini yok eden, insanları birbirine düşman ederek
asimile eden karakterleri eleştirirler.