Modern şiirde anlam katmanlarını zenginleştirmenin yollarından en yaygını imge kullanma ve özgün imge yaratma tekniğidir. Şairler anlamın temel koyucu argümanlarından olan imgeyi genellikle duyudan duyguya, somuttan soyuta aktarma veya bunun tersi yoluyla sağlarlar. Beş duyudan herhangi birine ait sıcak, sert, renkli, tatlı, gürültülü vb. gibi kavramların aşk, mutluluk, mutsuzluk, bunalım, özlem, keder vs. gibi birbirinden farklı duyguları ifade etmek için kullanılması imgesel anlatımın temelini oluşturur. Beş duyudan birine ait verilerin bir başka duyuya aktarılması ve bu yolla duyular arası aktarmaya başvurulması da imgeye giden yolda önemli uygulamalardan biridir. Duyuya ait iken yüzey yapıda kalan ama duyguya geçişte derin yapıya aitmiş gibi hissedilen verimler şiirde çağrışımların çoğalıp güçlenmesini sağlar. Buna bağlı olarak bu verimlerin değer skalası da üzerinde durulması gereken bir başka yöndür. Şair, sözünü ettiği duyu veya duygunun son tahlilde ne şekilde algılanmasını istediğini şiirde bazen açık bazen de örtülü olarak hissettirir. Duyusal verimlerin doğrudan doğruya doğadaki şekliyle kullanılıp yüzey yapıda kalması “betisel kategori”yi, çağrışım yoluyla derin yapıya ulaşması “izleksel kategori”yi, şairin ona yüklediği olumluluk-olumsuzluk durumu da “değer kategorisi”ni meydana getirir. Herhangi bir şair veya okur için sıradan bir veri olan gök gürültüsü başka bir şair veya okur için derin yapıda anlam kazanabilir ve “iyi/kötü” değerine ulaşabilir.