Sanayileşmeye paralel olarak başlayan kente göç, toplumların gündelik yaşamında ve eğlence şekillerinde değişmelere yol açmıştır. Kadınların çalışma hayatına katılması ve kadın işgücünün ülke kalkınmasındaki öneminin anlaşılarak bu yönde politikaların izlenmesi, kentlerde kadınların da eğlenceye duyduğu ihtiyacın nedenini ortaya koymaktadır. Ev ve iş hayatının neden olduğu stres, zorluk ve yorgunluktan kadınları uzaklaştıran, hoşça vakit geçirten eğlence ve bu ihtiyacın giderilme şeklini özellikle kültür değişmeleri bağlamında değerlendirmek gerekmektedir. Eskişehir il merkezinde hafta içinde gerçekleştirilen Kerem’le Kız Kıza adlı program, bu ihtiyaca yönelik kent kökenli eğlencelere bir örnektir. İcracısı konservatuvar mezunu olan ve ortalama üç saat süren programın her hafta dolu olması, kent kadınlarının yeni eğlence arayışı içinde olduklarını göstermektedir. Bilhassa kentteki üst gelir ve eğitim grubu mensuplarının yoğun ilgi gösterdikleri eğlencede, bazı geleneksel unsurları canlandırma ve yaşatma gayreti de dikkat çekmektedir. Makalede, Eskişehir’de sadece kadınların katılabildiği Kerem’le Kız Kıza adlı eğlence programı yapısal ve işlevsel bir yaklaşımla ele alınmıştır. “Katılma”, “gözlem” ve “mülakat” yöntemleriyle elde edilen verilerden hareketle söz konusu programın, kadınların sosyalleşmesi, dayanışması, toplumsal baskı ve kontrol mekanizmasından kurtulması açısından önemli bir görevi yerine getirmekte olduğu görülmüştür. Kadınların, programın icracısının biyolojik cinsiyetinden rahatsız olmadıkları, onun koreografisi, sahne kostümü, repertuvarı, zenne ve dansçılarla yaptığı şovu ile eğlendikleri, kendisiyle fotoğraf çektirdikleri gözlemlenmiştir. İcracının şarkıcı ve eğitimci kimliğinin, cinsiyet kimliğinin önüne geçmesi hâlihazırda yerleşmiş olan toplumsal cinsiyet kodlarının kırılmaya başlaması hakkında da önemli ipuçları sunmaktadır.