Beden politikası, toplumların beklentilerine göre tabii olarak düzenlenmesi beklenen kadın bedeni üzerindeki ataerkil dikte ve kaideleri benimseten bir mekanizma olarak görülmektedir. Tarih boyunca, kadın bedeni bir araç olarak görülmüş olup beden politikasının kuramsal dayanağı, kadın bedeninin ataerkil ideoloji tarafından düzenlenmesine dayalı olarak ortaya çıkmıştır. Ataerkil ideolojiye göre, kadınların bedenleri, değeri olmayan değersiz, ikincil bir zemin olarak görülmektedir. Fakat feminizm, kadınların bedenlerini edebi açıdan inceler ve kavramsallaştırır ayrıca kadınları inceleyerek çeşitli kadın kimliklerini yeniden yaratır ve alternatifler üretir. Bu bağlamda, Angela Carter’ın eserlerinde özellikle de Heroes and Villains’de kadın bedeni politikasının tarihsel ve varsayımsal açıklaması üzerine farklı bir tutum vardır. Carter’ın birçok kadın kahramanları erkek bedenlerini provoke edip onları suistimal eder böylece bu kadın karakterler, erkek bedenlerinin suistimal edilmiş ve çarpıtılmış hallerini yansıtırlar. Bu çalışma, Carter’ın kuramsal ve kritik düşüncelerine ilaveten, Carter’ın Heroes and Villains adlı eserindeki ana karakter Marianne’in ataerkil düşüncenin beden politikası üzerindeki görüşlerinin tam zıttı olan tutumunu incelemektedir. Ayrıca, ana karakterin, ataerkil kaideleri, bedenini güç elde etmede bir araç olarak kullanarak reddetmesi ve kendi beden politikasını, erkek egemen dünyada adeta hayatta kalmak adına kullanması, bu eserde incelenmektedir. Böylece, Heroes and Villains’de kadın bedeni, kadınlığın bir gücü olarak görülmekte olup ataerkilliğe karşı bir silah olarak kullanılmaktadır.