Amerikan Edebiyatında şiirleri ve düzyazılarıyla tanınan Sylvia Plath, uzun yıllardır Türk edebiyatına ve kültür dizgesine aktarılmaktadır. Eserlerinde toplumda yer edinmeye çalışan kadın karakterlere yer veren Plath, kadın ve iki çocuk annesi olarak hayatında zorluklar yaşamış; babasının ölümü ve kocasının baskısından kaynaklanan psikolojik sorunlara karşı göğüs germek zorunda kalmıştır. Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda, Plath’ın hayatının eserleri üzerinde etkisi olduğu muhtemeldir. Bu görüşü açıklamak ve incelemek amacıyla Plath’ın kısa öykülerinden Mothers incelenmiş, kadın sorunlarına (annelik, kadınlık, toplumsal aidiyet ve ataerkillik) işaret eden söylemler belirlenmiş ve bu söylemlerin Türkçede kadın çevirmen tarafından nasıl üretildiğini anlamak için Türkçe çevirisi kaynak metin ile karşılaştırılmıştır. Bu bağlamda çevirmen ile e-posta aracılığıyla görüşülmüş ve çeviri süreci ile ilgili bilgi edinilmiştir. Eser çevirisinin çözümlenmesiyle ilgili olarak, çeviride erek odaklı yaklaşımı benimseyen Gideon Toury tarafından öne sürülen öncül normlara, süreç öncesi normlara ve süreç normlarına başvurulmuştur. Bu normlardan ilk ikisi ile erek metin yeterlilik/kabul edilebilirlik ve çeviri politikası/çevirinin doğrudanlığı kapsamında ele alınmış; süreç normları aracılığıyla ise çevirmenin çeviri stratejilerini açığa çıkarmak için feminist çeviri araştırmacısı Luise von Flotow (1991)’un önerdiği çeviri stratejilerinden yararlanılmış; Vinay & Darbelnet (1995) ve Delabastita (1993) tarafından ortaya konan diğer çeviri stratejilerine de başvurulmuştur. Çalışma kapsamında yapılan çözümlemelerden hareketle, çevirmenin çoğunlukla sözcüğü sözcüğüne ve biçim değiştirme çeviri stratejilerine başvurduğu; bunun yanı sıra eşdeğerlik ve odak değiştirme1 stratejilerini de kullandığı anlaşılmıştır. Anlatıda geçen bir sözcüğün çevirisi ile ilgili olarak, sunulan feminist çeviri stratejilerinden hiçbirinin uymadığı sonucuna varılmış ve belirsizleştirme ismiyle yeni bir feminist çeviri stratejisi önerisinde bulunulmuştur.