İnsan hayatı bir insanlık halinden diğerine geçişi temsil eden dönemler ve bu dönemlere eşlik eden geleneklerle çevrelenmiştir. Geçiş dönemleri hayatın fizyolojik, zihinsel, duygusal ve sosyal dönüm noktalarıdır. İnsanoğlu bu dönemlerin eşiğinde içten dışa ve nihayet sosyal anlamda kırılgan, savunmasız ve her zamankinden daha çok sosyal desteğe ihtiyaç duyduğu gibi, çoğunlukla doğa üstü alanın da desteğini yanına almak için bazı gelenekler, ritüeller tasarlar. Bu tasarımların sosyal ortamda gerçekleştirilmesi bireyin geçiş dönemiyle üstlendiği yeni statünün toplumsal alanda gerektirdiği yeni görev ve sorumlulukların tanımlanması ve onaylanmasıdır. Bir yönüyle geçiş döneminin sosyal boyutu bu geçişin tanıkların huzurunda ve onların onayıyla gerçekleştiğinin de göstergesidir. Geçiş dönemi ritüelleri bireyin hak ve sorumluluklarına belirli kısıtlamalar eklerken, kimi hallerde de ayrıcalıklar da sunar. Bu araştırmada kadın folklorunda icat edilmiş bir gelenek ve ritüel olarak derlediğimiz asma ağlatma geleneğinin yapısını, işlevini tasvir edilmektedir. Kadın hayatının üçte birlik bölümünün post-menopoz evresinde geçtiği düşünüldüğünde asma ağlatma ritüeli menopoz geçiş dönemi ritüeli yakın zamanlarda icat edilmiştir. Bu ritüel sırasında ağlatılan asmanın göz yaşıysa menopoza giren kadının kırılgan ve hassas bedenindeki hastalıkların, gelecekte üzülmesine neden olabilecek tüm dertlerin asma ağacına aktarılmasıdır. İkinci bahar olarak da adlandırılan post-menopoz evresinde kadın, geçmişi soyut ve somut tüm çıktılarıyla geride bırakarak gerçekleştirdiği ritüelle ikinci baharına ritüelistik bir giriş yapmaktadır.