Büyük Veri çağı başlamıştır. Bilgisayar uzmanları, fizikçiler, ekonomistler, matematikçiler,
siyaset bilimcileri, biyo-bilişimciler, sosyologlar ve diğer bilginler, yalnızca insanlar, şeyler
ve bunların etkileşimleri tarafından ve haklarında üretilen devasa miktardaki bilgilere
ulaşmak için çırpınıp durmaktadırlar. Çeşitli gruplar türeyimsel zincirleri, sosyal medya
etkileşimlerini, sağlık kayıtlarını, telefon günlüklerini, devlet kayıtlarını ve insanların
diğer tüm dijital izlerini incelemenin muhtemel faydaları ve getirileri hakkında tartışmalar
yürütmektedirler. Böylece ortaya muazzam sorular çıkar: Büyük ölçekli araştırma verileri
daha iyi araçlar, servisler ve kamu yararı oluşturmamıza yardımcı olacak mıdır, yoksa
yeni bir gizlilik ihlali ve istilacı pazarlama dalgasının önünü mü açılacaktır? Veri analizi
çevrimiçi toplulukları ve siyasal hareketleri anlamamıza yardım mı edecektir, yoksa
protestocu izlerini takip etmek ve sesleri susturmak için mi kullanılacaktır? İnsan iletişimi
ve kültürü üzerine çalışma disiplinlerimizi mi dönüştürecek, yoksa araştırma seçeneklerimizi
daraltıp “araştırma” sözcüğünden ne anladığımızı mı değiştirecek? Bu açılardan, Büyük
Veriyi sosyo-tekniksel bir olgu olarak ele aldığımızda, varsayım ve önyargıların eleştirel
bir biçimde eklemlenmesinin gerekli olduğunu iddia etmekteyiz. Bu makalede ütopyacı
ve distopyacı retoriği harekete geçirmekte olup, teknoloji, analiz ve mitoloji birlikteliğine
dayanan kültürel, teknolojik ve bilimsel bir olgu olarak Büyük Veri etrafında toplanan
konular hakkındaki görüşleri keskinleştirmek için altı farklı tartışma konusu öneriyoruz: