Dijital iletişim teknolojileri ile birlikte 1990’ların sonlarında yeni bir yazın mecrası olarak
webloglar ortaya çıkmıştır. Blogların sayısı özellikle 2000’lerin ilk yarısından itibaren
hızla artmış, bu mecradaki kadın katılımcıların dikkat çeken sayısı ise bloglarla ilgili tartışmalara
yeni bir yön vermiştir. Türkiye’de de ağırlıkla 2006’dan itibaren kadın blog yazarları
görünür olmaya başlamıştır. Günümüzde bloglar kadınlar için önemli bir iletişim mecrası
olmayı sürdürmektedir. Blog yazını, metnin örgütlenmesine dönük biçimsel özellikleri nedeniyle
günlük, mektup veya yaşantı anlatısını konu alan edebi yazınsal türlerle ilişkilendirilmiştir.
Kadın bloggerların ağdaki görünürlüğünden hareketle, blog dili ile kadın yazınsallığı
arasında bağ kuran tartışmalar, blog dilinin parçalı, kısmi, çağrışıma, yaratıcılığa, duyguya
ve kurguya açık niteliğiyle, 18-19. yüzyıl modernizminin yazınsal konvansiyonları oluşurken
unutulmuş olan kadın yazın deneyimini geri çağırdığını iddia etmiştir. Kadının unutturulmuş
yazın dilinin geri dönüşü ile koşut olarak blog dilinin de kadınlaşmış bir dil olduğu öne sürülmüştür.
Türkiye’den 21 kadın blog yazarının sayfasını, dil ve ifade özgüllükleri yanında
konular yelpazesi ve söylemsel eklemlenmeler bağlamında da analiz eden bu çalışma, blog
dili ile kadın yazını arasında irtibat kuran kuramsal tartışmayı genişletmeyi hedeflemiştir.
Analiz sonuçları blog dilinin kadınlaşmasına ilişkin argümanla uyuştuğu gibi çelişen de bazı
bilgiler ortaya koymuş, tartışma yeniçağın yeni öznesine dönük sorulara doğru genişlemiştir.