1918’den itibaren uzun yıllar devam eden basmacı hareketi, Sovyetler Birliği’nin kurulmasıyla Türkistan’da oluşan yeni düzene karşı çıkan halkın millî mücadelesini ifade etmektedir. Hokand’da başlayıp kısa sürede Türkistan coğrafyasının tamamına yayılan basmacı hareketi, aktif olarak Kırgızistan’ın kuzey ve özellikle güney bölgesinde yaşam alanı edinmiştir. 1916’da Ürkün hadisesini derinden yaşayan Kırgızlar için bu yeni hareketin varlığı ve varoluş mücadelesi önem arz etmektedir. Ürkün’den bahseden veya doğrudan merkezine Ürkün’ü alan pek çok edebî eserin varlığı bilinmektedir. Bu noktadan hareketle tüm Türkistan’ı etkileyen basmacı hareketinin Kırgız romanındaki görünümünün olup olmadığı veya nasıl olduğu sorusu açığa çıkmaktadır. Basmacılar ifadesi, Sovyet rejimine ve yerli halkın çıkarlarını gözetmeyen anlayışa karşı silahla vatanlarını ve benliklerini korumayı amaçlayan kişiler için kullanılmaktadır. Ancak söz konusu ifadenin harekete ve takipçilerine rejimin bizzat kendisinin verdiği bir adlandırma olduğu düşünülmektedir. Dolayısıyla güdümlü bir edebiyat örneği olan Kırgız edebiyatında birçok romanın yeni düzenin karşısında duran ve rejim tarafından basmacı/haydut olarak görülen kişileri konu edinmesi kaçınılmaz olmuştur. Bu çalışmada, basmacı hareketini doğrudan veya örtük biçimde konu edinen Sovyet dönemi romanları değerlendirilmiş olup yazarların harekete dair bakış açısı ortaya konmuştur.