Tiyatro ve dram sanatları büyük ölçüde “mimesis” (gösterme) sanatı olarak kabul edilmekle beraber tiyatroda ve diğer dramatik türlerde “diegesis” (anlatma) da görülmektedir. Bununla beraber dramatik türlerin kendine özgü özellikleri sebebiyle diegesis/anlatma daha geri plandadır. Tiyatro ve dram sanatı incelemelerinde diegesis daha ziyade mekân kullanımıyla bağlantılı olarak “diegetik mekân” (bahsedilen/anlatılan mekân) şeklinde karşımıza çıkmaktadır.
Makalemizde ilk olarak diegesis ve diegetik mekân kavramları üzerinde durduktan sonra mekân ve olaylar gibi bazı kişilerin de, somut olarak şahıs kadrosunda yer almak dışında, sadece anlatmayla piyeslere dâhil olabildiğini ortaya koymaya çalışacağız. Eserin şahıs kadrosunda yer almayan, diğer şahısların anlatımıyla piyese dâhil olan bu kişileri “diegetik kişi” olarak adlandırdığımız bu çalışmamızda yaklaşımımızın evrenselliğini somutlaştırmak üzere Antik Yunan’dan 1950’lere gelen süreçte Batı tiyatrosundan üç, Türk tiyatrosundan iki piyes üzerinde duracağız. Böylece bugüne kadar müstakil olarak değerlendirilmeyen diegetik kişilerin varlığının tiyatronun varlığıyla koşut olduğunu ve modern tiyatroda da varlıklarını devam ettirdiklerini göstermeye çalışacağız. Örnek olarak seçtiğimiz beş piyesin bir başka ortak yönü ise bu piyeslerde diegetik kişi olarak değerlendireceğimiz kişilerin ölü babalar olmasıdır.