20. yüzyılda bağımsızlıklarını kazanan tüm ülkelerde uygarlaşma amacı görülmesine karşın, uygarlığın ne olduğu ve yabancı bir kültürden nasıl alınması gerektiği konusunda derin düşünsel ve politik ayrımlar yaşanmıştır. Örnek olarak 20. yüzyılda Türkiye, Mısır, Hindistan ve Cezayir’in uygarlaşma anlayışları oldukça farklı çizgilerdedir. Bu yüzyıl içinde Mısır, Hindistan ve Cezayir gibi ülkeler uygarlığı geleneksel kurumlara dokunmadan ve geleneksel yapıdan elde edilebilecek toplumsal değişme hamleleri olarak yorumlamışken; Türk modernleşmesi uygarlığı, toplumsal yapının maddi ve manevi unsurlarında topyekun bir değişme biçiminde değerlendirmiştir. Uygarlık, günümüzde bile yerli ve yabancı sosyologların üzerinde tartışmakta olduğu bir kavramdır. Türk sosyologlarından Niyazi Berkes ve Baykan Sezer’in uygarlık çözümlemeleri arasındaki keskin ayrımlar, gerçekte Türkiye ve dünyadaki uygarlık tartışmalarının bir özeti niteliğindedir. Niyazi Berkes, uygarlığın gelenekten bağımsız olarak gerçekleşmesi gereken toplumsal bir yapı değişimi olduğunu savunmuşken; Baykan Sezer, uygarlaşma kavramına temkinli yaklaşmış ve geleneksel yapının korunmasına önem vermiştir. Bu makalede Niyazi Berkes ve Baykan Sezer’in uygarlık anlayışlarının 20. yüzyılın sonunda oluşturulan “medeniyetler çatışması” kuramı bağlamında karşılaştırılması amaçlanmıştır. Araştırma sonucunda, Baykan Sezer’in uygarlık anlayışının temel değişkenler bağlamında medeniyetler çatışması kuramıyla benzerlikler gösterdiği, buna karşılık Niyazi Berkes’in, diğer iki sosyal bilimciden çok farklı olarak, Aydınlanmacı bir uygarlık anlayışını benimsediği görülmektedir.