Bu çalışmada, Türk kültür yaşantısı içinde sosyal ve kültürel kimliklerin alanı olarak ortaya çıkan köy odaları konusu ele alınmıştır. Erzurum iline bağlı Cinis köyünde de varlığını sürdüren ve halk mimarisi şeklinde oluşan bu odalar, yaran odası, delikanlı teşkilatı, adam odası gibi meskenlerle aynı özelliği taşımaktadır. Bu bağlamda eril odalar, geleneğin egemen olduğu kırsal alanlarda, fertlerin bir yere ait olduğunu ve değerlerle donatıldığını hissettiği kamusal mekânlar olarak da önemli işlevlere sahiptir. Bölgesel olarak eril odalar ismi ile anılan umuma açık meskenlerde, oda ihtiyaçları imece usulü ve herfene şeklinde ortaya çıkan yardımlaşma esasına göre düzenlenmiştir. Odaya katılım ve oda ile ilgili sorumluluklar almanın gönüllülük esasına göre şekillendiği bu yapılanmada birlik, beraberlik ve cömertlik duyguları Türk toplum yapısına ait ahilik ve fütüvvet anlayışından beslenmiştir. Ayrıca odalara yönelik oluşturulan aidiyetlik bağı, dini çerçevede en güçlü biçimde bu odalarda yaşanmaktadır. Bu çalışmada amacımız genel bir hipotezi test etmek değil, aksine insanların deneyimlerini ve bu deneyimlerini nasıl anlamlandırdıklarını anlamaya çalışmaktır. Bunu yaparken, ergiş odaları ile ilgili bilgiler, belirli kişilerle, sözel etkileşimin doğal akışı içerisinde, kesin bir görüşme protokolüne bağlı kalmaksızın elde edilmiş; kısmen söyleşi havasında, yarı yapılandırılmış görüşme tekniğiyle gerçekleştirilmiştir.