Siberuzamın maddi kültürel unsurların temsili ve sunumu hususunda da yeni fırsatlar sunduğunu fark eden araştırmacılar bir kültürel pratik olarak müzeciliği, bir kültürel kurum olarak müzeyi ve bir kültürel etkinlik biçimi olarak müzesel iletişimi, ‘medya müzeciliği’ kavramı ekseninde yeniden teorize etmiştir. Bahsi geçen teori özelinde yürütülen çalışmalarda ise genelde fiziksel mekânın imgelemsel eşleniği olarak algılanan siberuzamın müzelik içeriklere içkin kültürel bilgiyi tanılayıcı, koruyucu ve sergileyici bir yapıya sahip olup olmadığı ve bu kapsamda müzesel iletişimi mümkün kılacak bağlamlar sunup sunmadığı tartışılmıştır. Günümüzde de sürmekte olan bu türden tartışmalara medya müzeciliğinin gelenek kültürü içeriklerinin temsili ve sunumuna imkan tanıyan çeşitli sosyal medya platformlarının müzesel bir alan olarak deneyimlenmesini de açıklayabilecek kadar geniş bir kavramsal kaplama sahip olduğu iddiasıyla müdahil olunabilir. İşte bu tez ifadesi kapsamında çalışmada her an ve her noktadan erişim, hız, çeşitlilik, bilgi odaklılık, etkileşimsellik ve katılımcılık vadeden yeni medya teknolojileri ve kültürünün başat sembollerinden biri olan YouTube’un genellikle sözlü ve bedensel folklorik dışavurumlarda somutlaşan, geleneksel bilgi ve deneyim belleğinin taşıyıcısı olan gelenek kültürü içeriklerinin arşivlenmesi, temsili ve sunumuna olanak tanıyan bir müzesel alan olarak nasıl deneyimlendiği disiplinlerarası bir perspektif özelinde ve tekno-sosyo-kültürel boyutlarıyla tartışılmaktadır.