“Mâni’u’n-Nukûş” ve Klâsik Türk Şiirinde Duvar Yazısı: “Âh Şâhum”
(“Mâni’u’n-Nukûş” and Wall Writing in Classical Turkish Poetry: “Âh Şâhum” )

Yazar : Mustafa Uğur Karadeniz    
Türü : Araştırma Makalesi
Baskı Yılı : 2021
Sayı : 106
Sayfa : 503-515
1517    868


Özet
Duvarlar; âşıklar, dertliler ve protestocuların kendi mesajlarını iletmek için kullandıkları bir iletişim aracına dönüşmüştür. Duvar yazılarının önüne geçmek için vakıfların, kendi bütçelerinde özel bir tahsisatla görevlendirdikleri “mâni’u’n-nukûş” adı verilen bir personeli bulunmaktadır. Klâsik Türk şiirinde âşıkların da duygularını duvar yazıları ile dile getirdikleri bilinmektedir. Duvarlara çeşitli renklerle yazılar yazan âşıkların bu eyleminin yaygınlığı, duvar yazıları ile ilgili bir jargon oluşmasından da anlaşılmaktadır. Bu manada duvar yazılarının birçok şiire konu olduğu görülmektedir. Bazı mısralar duvarlara yazıldığı gibi bazen duvar yazıları da mısralarda yer alabilmektedir. Âşık veya dertlilerin han, kervansaray gibi konaklama mekânlarının ya da cami, hamam ve imaret gibi yapıların duvarlarına sıla hasretlerini, sevgi ve özlemlerini, acılarını, dertlerini dile getiren şiir veya başkaca cümleler yazdıkları bilinmektedir. Çileli âşıklar, aşkın ıstırabını ve sevgililerine olan bütün hislerini, en özlü biçimde ifade etmeye yarayan bir ünlem bulmuşlardır: “âh şâhum”. Bir acı çekme ünlemi olmakla birlikte şiirde kazandığı birçok çağrışımı da yeniden hatırlatan “âh” nidasıyla başlayan bu yakarış, aşkın onulmaz dertlerin kaynağı olduğunu ve aşığın son bir feryatla sevdiğinden yardım umduğunu ifade eder ve “bana acı ey sultanım!” olarak da çevrilebilir.

Anahtar Kelimeler
klâsik Türk şiiri, duvar yazıları, “mâni’u’n-nukûş”, “âh şâhum”

Abstract
Walls have transformed into a form of communication through which the distressed and the protestors conveyed their messages. In order to prevent graffiti, foundations have some staff called “mâni’u’n-nukûş”, which are appointed with a special allocation from their budget. It’s known that also the lovers may express their sentiments through graffiti in Turkish classical poetry. The prevalence of this action of the lovers, who write on the walls with various colours, can be understood from the formation of a jargon related to the graffiti. In this sense, it’s been observed that graffiti have become the subjects of many poems. While some verses can be written on the walls, some graffiti at times can be seen at some verses. It’s known that the wooer or the woeful wrote poems or other statements reflecting their homesickness, love, yearning, woe, and troubles on the walls of accommodations such as inns and caravanserais or structures such as mosques, bathhouses and “imaret”. The lovers in trouble have found an exclamation to express their love and all their feelings to their lovers in the most concise way: “âh şâhum”. This cry of “ah”, which reminds again many of its connotations in poetry along with being an exclamation of suffering, expresses the facts that love is the source of incurable pains and the lover hopes for help from the beloved and can also be translated as “Have mercy upon me, O my sultan!”.

Keywords
classical Turkish poetry, graffiti, “mâni’u’n-nukûş”, “âh şâhum”